Bu içerik sadece insanlık için değil kedi dostlarımız için de hazırlanmıştır!
Dün yoğun bir günden sonra güzel bir yemek yapıp kendimi ödüllendirmek istemiştim. Şöyle soğanlı biberli bir kavurma yapmak istedim.
Fakat gelin görün ki soğanları kesme aşaması beni yine çileden çıkarmıştı. Ağlayan gözlerimi bir türlü durdurmayıyordum. Sonra döndüm ve dedim ki: Kendine gel şampiyon bu çözülemez bir sorun değil.
Hemen annemi aradım çünkü annem kendimi bildim bileli yıllardır soğanlı yemek yapıyordu ve bir gün bile soğandan şikayet ettiğini görmedim.
Anne dedim sen böyle soğan doğramayı nerden öğrendin. Oğlum dedi ben de ağlıyordum ama öldürmeyen şey güçlendirdi beni zamanla dedi. Neyse internetten hem ingilizce hem türkçe kaynakları araştırdım ve bulduğum üc farklı çözümü uyguladığımda gözlerimdeki yaşlar %90 oranında azalmıştı.
Şimdi çözüm yoluna geçmeden önce size soğanla ilgili 3 tane bilgi vermek istiyorum.
Birincisi soğan türk mutfaklarının vazgeçilmezi!
Onsuz bir yemeğin lezzetli olması imkansız. Hangimiz çocukken yağda kavrulan pembe soğanı ekmeğin arasına koyup yemedik ki! O ekmeğin tadı halen damağımdadır.
Türkiyede her sene ürettiğimiz 2,2 milyon ton soğanın yaklaşık 1,8 milyonunu biz tüketiyoruz!
Ve tüm dünyada en çok soğan üreten ülke ise Çin. Çin her yıl tam tamına 20 milyon ton soğan üretiyor.
Soğanın yararları ise saymakla bitmez!
Güçlü bir antioksidan olan soğan birçok vitamin ve mineral içermekte. Bir bardak doğranmış soğanda; 15 gram karbonhidrat, 3 gram lif, 2 gram protein bulunur. A, C, B6 ve B9 vitaminleriyle vitamin kaynağıdır. Soğan tüketimi özellikle mide kanseri, yemek borusu, kolon (kalın bağırsak) ve prostat kanseri gibi pek çok kanser türünün gelişme riskini azaltır. Ayrıca kuersetin gibi antioksidanlar içerdiğinden gelişim aşamasında olan tümörün büyümesini de yavaşlatır.
Soğanla ilgili dikkat etmeniz gereken nokta doğradıktan hemen sonra tüketmeniz çünkü dilimlenmiş şekilde 1 gece dahi beklemiş soğan safra salgılarını, mide asitini arttırır ve gıda zehirlenmesine neden olabilir.
Şimdi geleleim soğanın en acı yan etkisine. Yani bizleri ağlatmasına. Öncelikle soğan neden bizi ağlatıyor ona bakalım.
Soğanı kestiğimiz zaman soğan hücrelerini de kesmiş oluruz. Bu yüzden normalde soğan hücreleri içinde yer alan enzimler serbest kalır ve s-oksit gazı meydana salınır. Bu gaz su ile reaksiyona girerek sülfirik asit meydana getirir. Bu durum gözlerde gerçekleştiğinde, gözler büyük miktarda su üreterek asidi nötr hale getirerek yaşarmaya sebep olur. Çünkü oluşan bu sülfürik asit gözümüzü tahriş eder ve gözümüz yabancı maddeleri temizleyebilmek için gözyaşı salgılamaya başlar.
Soğanı suyun altında soyup doğrayın!
Daha az su tüketmek için bir kabın içinde de yapabilirsiniz bunu.
Soğanları soymadan önce bir süre buzdolabında bekletin!
Bu sayede soğanın içindeki kimyasal salınımı yavaşlatırsınız.
Son yöntem ise soğanı kabuklarını soyduktan sonra 25 saniye mikrodalgada ısıtın!
Bu da yine soğanın içindeki kimyasal reaksiyonları azaltacağı için gözleriniz daha az yaşaracak.
Evet sevgili insan ırkı ve sevgili kedi ırkı! Sizlere gülen gözlerle birlikte bol soğanlı sağlıklı bir hayat dileriz…
İçeriklerimizi kaçırmamak için aşağıdaki sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip etmeyi unutma ey okuyucu! Takip edin ki önden haberiniz olsun.